Atilla Akar - Suikastlar Cumhuriyeti
Derin Tanrılar Kurban İstiyor
Türkiye Cumhuriyeti'nin tarihsel pratiğine dönüp
baktığımızda bir "Suikastlar Cumhuriyeti"ne çevrildiğini görüyoruz.
Böylelikle bir "hayat garantörü" olması gereken cumhuriyet adeta bir
kıyım mekanizmasına evrilmiştir. Bu anlamda bir "yönetme zihniyeti",
tarzı ve siyaseti olan suikast metodu neredeyse her dönem geçerliliğini
korumuştur. En güzide aydınlarını, bilim insanlarını, siyasetçilerini,
askerlerini, bürokratlarını "derin tanrılar"a adak niyetine sunan bu
anlayış aynı zamanda toplumun "beyin kaynakları"nı yok eden bir
"entelektüel jenosit"e dönüşmüştür.
Bu kayıpları önlemek, aydınlatmak ve bir daha olmasının önünü kesmek için somut
hiçbir önlem geliştirmeyen devlet, her suikastla birlikte zan altında kalmaktan
kurtulamamış, bunu kırıp atmak için ise şu ana kadar somut bir
"irade" gösterememiştir. "Devletin bekası" adına girişilen
bütün siyasi cinayetler aslında bir yönetme zihniyeti ve pratiğinin dışa vurumu
sayılmalıdırlar. Her birinin iktidar denklemi içinde bir karşılığı vardır. O
yüzden suikastlara "canice eylemler" söyleminden ötede bir
"siyaset biçimi ve stratejisi" olarak bakmayı öneriyoruz. Tam bu
noktada elinizdeki kitap komplolar ve provokasyonlar sarmalının en kanlı yüzü
olagelen suikast olgusuyla bir "hesaplaşma" ve "yüzleşme"
çağrısıdır.
Yorum Gönder
Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.