Kolektif - Anadolu Korku Öyküleri 1
Anadolu toprakları, fısıldadığı binlerce söylenceyle malzeme verir yetenekli kalemlere.
Çocukluğumuzdan anımsadığımız korku sahneleri vardır. Ya bir
kitapta okuyup gözümüzde canlandırmış ya da bir filmde seyredip zihnimize
kazımışızdır. Bizi etkilemiştir; karanlık korkumuzu, yalnızlık korkumuzu
besleyip büyütmüştür. Yıllar sonra da anımsarız: Belki tek karelik patlayıp
sönen bir flaş; belki keskin tiz bir çığlık olarak katılır gündelik yaşamımıza.
Dolunay geceleri, kurt adam dişleri, vampir gözleri malzeme oluşturur
kâbuslarımıza.
Yine de çok “tanıdık” değildir bu “korku”. Kurgusunda, tınısında, renginde,
kokusunda, sesinde, nefesinde bir yabancılık, bir uzaklık vardır. Benliğimize
katmayız, iliklerimize işlemez, küçümseyebiliriz onu; hatta dalga geçebiliriz
bu korkuyla. Çünkü “bizden” değildir; yolumuza çıkmayacaktır, başımıza
gelmeyecektir…
Büyük kent korkuları başka, kırsal alan korkuları bambaşkadır. Kırsal alana
özgü korku; doğayla, doğanın gücüyle, batıl inançlarla iç içedir ve
çarpıcılığını da inandırıcılığını da onlardan alır.
Ücra köylerin, geleneklere bürünmüş kasabaların, kuytu ormanların, bir görünen
bir kaybolan mağaraların, dipsiz kuyuların gizleri ve bu gizlerin yaşattığı
heyecanlar, korkular, kâbuslar...
Yorum Gönder
Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.