İlyas Salman - Kırmızı Beyaz
1968’de, ağabeylerimiz, ablalarımız ‘sol’ dediklerinde
“Solcuyuz, yanınızdayız.” dediklerinde “Sol nedir?” diyecek kadar cesaretim
yoktu. O zaman el yordamıyla anladığım şey: Sol tamamlanmış bir şey değildi.
Zamanla “Tamam budur.” diyeceğimiz bir şey de değildi. Başlangıçsız ve
sonsuzdu. Tıpkı deli bir nehirdi. Zaman zaman menderesler çizerdi. Yoluna çıkan
kayanın tepesinden aşamazsa etrafından dolaşırdı.
Sulayacağı çimeni, çiçeği, insanı, hayvanı, börtü böceği bulana kadar Leyla’yı
arayan Mecnun, Elif’i arayan yaralı Mahmut, Aslı’sına ulaşamadığı için ahından
yanan Kerem’di.
Sol; aşk, şiir ve kavgaydı. Çünkü evrende aşık olacak çok güzel, uğruna şiir
yazılacak çok güzellik ve kavga edecek çok puşt vardı.
Yorum Gönder
Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.