Halis Çetin - Tanrı Kompleksi 2
Kutsala Karşı
İnsanlık; Tevrat, İncil ve Kuran'ın ortak kutsal yasaları
olan 'adalet, merhamet ve sadakat' ilkelerine dayanan evrensel ahlaki nosyonunu
kaybetmiş bir insanlık onuru ve ötekine zor ve zorbalıkla dayatılmış 'mutlak
iyilik' ve "mutlak doğruluk'ların baskısı ile örselenmiş insanlık olurunun
bunalımlarıyla boğuşuyor. İnsanlar, etnik, ideolojik, dinsel ve mezhebi
kimliklere yapılan karşılıklı baskıların tükettiği güven ve meşruiyet
krizleriyle uğraşıyor. Kazananın asla olmayacağı bu çatışmaların her zaman kaybedeninin
insanlığın kadim 'adalet' birikimleri, ortak kutsal 'merhamet' gelenekleri ve
ahlakilik paradigması ile sosyal siyasal sermayeyi oluşturan 'sadakat güven
teamülleri olduğu görülüyor.
İnsanlık, ötekini yok etmek için üretilen teknik ilerlemelerin evrenselleşmesi
ile öteki ile barış içinde birlikte yaşamanın ahlaki ürünleri olan 'adalet,
merhamet ve sadakat' ilkelerinin yokluğunun doğurduğu kişisel, kolektif ve
evrensel Tanrı kompleksleri arasında boğuluyor. Bunun ürünü olarak da insanlık
adına birbirine benzeyen dinler, mezhepler, devletler, medeniyetler, kabileler,
kentler ve mahalleler ortaya çıkıyor. Her bir kişisel, kolektif ve evrensel
kişilik, büyük bir Tanrı kompleksi narsizmi içinde mutlak doğrunun ve
medeniyeti mutlak temsil etmenin tekliği inancını; hakikatin yegane
temsilcisinin tek olduğu düşüncesini; öteki veya alternatif algılamalarının
kategorik olarak kötü ve hain/düşman ilan edilmesini; kendi hakikatlerini,
evrensel bir hegemonik değer olarak ilan edip ötekileri buna itaate mecbur bırakılmasını;
barış yerine savaşın bir diyalog türü olarak dayatılmasını evrensel bir değer
olarak kabul ediyor.
Yorum Gönder
Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.