Marquis de Sade - Karıma Mektuplar
Onu yeniden tanıtmaya gerek yok. O, Marquis de Sade, 1776
yılında özgürlüğünün son saatlerini sürmektedir hâlâ ve 35 yaşındadır.
Mahpusluğun ne demek olduğunu kısa tutukluluğu ile tatmış olsa da, 1772 yılında
patlayan yeni bir fuhuş olayını hiç ummadığı kadar pahalıya ödeyecektir. Öyle
ki İtalya'ya kaçan markinin gıyabında idam kararı çıkartılır. 1775 yılında,
“küçük kızlar” davası, mevcut hapis cezasına on üç yıl daha eklenmesine sebep
olur. 13 Şubat 1777'de Paris'te tutuklanarak, Vincennes Şatosu'na götürülse de
kralın özel izniyle hayatta kalmayı başarır; 1790’da buradan çıkarken akıl
hastalarının arasında geçireceği on üç yıllık esaretten henüz habersizdir.
Gamsız, zevk düşkünü bu soylu gencin hayatı, sürgünlerle geçen bir yaşama dönüşür. Her şeyden elini eteğini çektiği bu uzun süreçte yazmaya başlayacak ve mektup yazmada ustalaşacaktır. Bu "özgürlük âşığı", artık, tek ve en sadık sırdaşı, karısı Renee-Pelagie’ye yolladığı mektuplarda, bu ustalığından örnekler sergiler. Mektupları aracılığıyla, karısına yalvardığı zamanlar olduğu kadar, ona hakaretler de yağdırır; tüm kötülüklerin kaynağı olarak gördüğü annesine karşı duyduğu nefreti dile getirir, ihtiyaçlarının karşılanmasını isterken kaprisler yapar; yaşadığı şaşkınlıkları, bitmez tükenmez öfkeyi, tutkuyla hep onunla paylaşır.
Yorum Gönder
Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.