Jonathan Lear - Mutluluk, Ölüm ve Yaşamın Artakalanı
Felsefeci ve psikanalist Jonathan Lear, iki ilgi alanını
birleştiren şu soruyu inceliyor: "Psikanaliz, insan varoluşuna, etik
yaşama dair anlayışımızda ne fark yaratır?" İnsanların bilinçdışı
güdülenim ve fantazilerle yaşadıkları gerçeğini de hesaba katarak, daha insani
bir etik geliştirmek üzere kullanabilir miyiz psikanalizi? Yıllar içinde
uygulana uygulana yerleşen erdemler yoluyla "iyi bir karakterin"
nasıl oluşturulabileceği meselesini öne çıkaran Aristoteles etiği ile, zihnin
bazı etkinliklerin amaçsızca ortaya çıktığını keşfetmiş olan Freud psikanalizi
arasında sorunsuz bir sentez mümkün mü?
Lear'a göre böyle bir sentez girişimi başarısızlığa mahkum. Çünkü, diyor Lear,
yaşamdaki her şeyi yerli yerine oturtacak bir ilkenin "ki Aristoteles’de
mutluluk, Freud’da ölüm'dür bu ilke" ve yaşamın her ayrıntısını
anlamlandırmayı sağlayacak bir amaçlılığın peşinde koştukları içindir ki bu her
iki girişimin de kendi içinde zaten ciddi sorunları vardır. Bu yüzden
psikanalizin etiğe katkısı, bizi şanslı denebilecek türde
"kırılmalar"dan, yani "yeni olasılıklar açan
olasılıklardan" yararlanabilecek bir hale getirmek olacaktır.
Kavramların bir kere yerleştikten sonra yaşamlarımızı nasıl geri dönülmez bir
biçimde dönüştürdüğünü ve kolektif yaşamı istediğimiz yönde etkileyebilmek için
kuşkusuz onlara ihtiyacımız olduğunu gösteren; ama bir yandan da bizi yaşamın o
kavramlardan "artakalan" yönlerine "yani o kavramlara asla
bütünüyle sığdırılamayacak, amaç ve ilkeden, anlatısal süreklilikten yoksun
yönlerine de" saygı ve özen göstermeye çağıran zihin açıcı bir kitap.
Yorum Gönder
Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.