Ahmet Mumcu - Osmanlı Devletinde Siyaseten Katl
Osmanlı Devleti'nin tek ve mutlak egemeni olan padişah,
kendi otoritesine yönelik en küçük bir sınırlama girişimi ya da kendisinin
dışındaki bir otoritenin ortaya çıkmasını, iktidarını sürdürebilmek için,
ortadan kaldırmak zorundaydı. Bunun tek ve en güvenli çaresi de, bu tür
girişimlerde bulunan devlet adamlarını katlettirmekti. 15. yüzyıl ortalarına
kadar mutlak otoritelerini henüz tam olarak kuramamış olan hükümdarlar, Fatih
Sultan Mehmet'in, Vezir-i Azamı Çandarlı Halil Paşa'yı ortadan kaldırmasının ardından,
siyaseten katl önlemine sıkça başvurur oldular. II. Bayezid'in, döneminde
oldukça güçlenen devşirme devlet adamları partisinin elebaşı olup, kendisini
tehdit ederek istediğini yaptıran Arnavut devşirmesi Gedik Ahmet Paşa'yı
katlettirmesiyle, devşirme diktatörlüğü kesin olarak sona ermiş ve artık
"kul"lar, başka yollardan kendilerini kabul ettirme yoluna
sapmışlardı: İftira, entrika gibi yöntemlerle başa geçmek, yine bu yolla
ortaklıkta hâkim olmak, fakat efendileri padişaha açıkça karşı gelmemek yolu...
Buna rağmen devşirme partisinin, kendi organı Yeniçeri Ocağı ile hükümet
darbeleri yaptığı görüldü. Hükümdarı tahtından indirip yerine başka bir
şehzadeyi padişah yapmak isteyen devlet adamları, isyancılar tarafını tutup bu
saltanatın "haksız" olduğuna karar veren ulema, padişah hakkında
ileri geri, ölçüsüzce konuşan ve ona söven herhangi rütbedeki biri ile Sünni
İslam'a aykırı düşüncelere sahip olanlar, siyaseten katl yoluyla
cezalandırıldı. Hangi hareketin isyan sayılacağını belirlemek konusunda geniş
bir takdir hakkına sahip olan padişah, ulemadan aldığı fetva yoluyla siyaseten
katlleri meşrulaştırdı.
Yorum Gönder
Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.